Merhaba Sevgili Dostlarım,
2020 yılının içinde bulunduğumuz bu ilk aylarında yeni bir makale ile karşınızda olmaktan son derece mutluluk duymaktayım. Hepinize güzel bir yıl ve de problemsiz bir yaşam diliyorum!..
Geçtiğimiz yıl yönetim danışmanlığı ile ilgili katıldığım, Sn. Yaprak Özer YouTube kanalındaki bir röportajda, son sözlerim… Kurumsal vizyonlarına ulaşmak isteyen “Şirketler ile Küçük ve Orta Boy İşletmeler ve de özellikle Aile Şirketlerinin” amaçlarına ulaşmaları için, iki şeye çok önem vermeleri gerektiğinden hareketle; 1) Teknolojiyi göz ardı etmemeleri! 2) Stratejilerine tüm kadroları dâhil ederek, demokratik yönetime yönelmelerinin şart olduğunu belirtmiştim!
İş dünyamızda, özellikle teknolojik gelişmeler ve dijital dönüşüm üzerine, 2019 yılı sonlarına doğru görsel ve sosyal medyada, katılımcı demokratik yönetim tarzları ağırlıklı konulara, sık sık değinilmesi üzerine bu yazıyı yazmaya karar verdim! Umarım beğenirsiniz!..
Şöyle ki, normal yaşantımızla birlikte çalışma hayatında; bilgisayar ve akıllı cep telefonlarının yaygın kullanımı ve de internete her yerden ve her an ulaşılabiliyor olması; veri analizi, yapay zekâ ve nesnelerin internetiyle birlikte dünyamız artık küresel bir yaşam merkezi haline geldi.
Bu nedenle; kurumsal vizyonlarına ulaşmayı stratejik olarak planlayan tüm şirketlerde, dijital teknolojiyi göz ardı etmek veya görmemezlikten gelmek, neredeyse imkânsız gibi!
Çünkü teknolojik gelişmeler ve dijitalleşmeyle birlikte, özellikle çalışma hayatında; hizmet ve üretim biçimlerimiz, iş ilişkilerimiz, tüketim alışkanlıklarımız ve davranışlarımız değişiyor. Her sektör veya meslek grubu, bu dönüşümü kendince yaşıyor ve yaşamaya devam ediyor!..
Kurumsal vizyona yönelik stratejik planlama deyince; aklınıza, eğer daha önce yapılmadıysa “Durum ve Swot Analizleri”nin geldiğini ve de bir iş sahibi veya üst düzey bir yönetici olarak, konuya ilgi duyduğunuzu düşünüyorum. Bu nedenle; bunların nasıl yapıldığının detaylarına ve tekniklerine, burada değinmek istemiyorum.
Değinmek istediğim, kurumsal vizyona yönelik alınan kararlarda, sektörünüze özel rekabetin gerektirdiği teknolojik alt yapının sağlanması ile daha sonraki aşamalarda, alt ve üst yönetim kadrolarınızın, konuya dâhil olması ve de kararların demokratik bir şekilde alınması!..
Kararlarınızı bu şekilde alıyorsanız ve arzu ettiğiniz sonuçlara ulaşıyorsanız, zaten mesele yok!
Ancak, sonuçlar planladığınız gibi gitmiyorsa, işte bütün mesele bu!..
Yazının başlığı da buradan geliyor…
Bu noktada, kendi konumuzu ve yönetim davranışlarınızı kontrol etmeniz açısından; önce, Mart 2018 de yazdığım “İş Dünyasında – Ben Yaptım Olduculuk!..” başlıklı e-makalemi (Ki, internetten aynı başlıkla çok kolay ulaşabilirsiniz), daha sonra da uzun yıllar danışmanlığını yaptığım şirketlerde 3 er 5 er yıl arayla yaptığımız “Swot + Tows + Pest” Analizi tablolarını
hatırladım.
Bu tabloların “Eylem Planı”nda çok farklı maddeler yer almıyordu. “Kişisel veya Kurumsal” olarak, “Kısa Vadeden / Uzun Vadeye” yapılan sıralamalarda yer alan ana başlıklar arasında,
Kişisel açıdan, çözüm bekleyen ve bir an önce giderilmesi gereken sorunlar;
*) Kurumiçi İletişim ve Departmanlar Arası Saygı Problemi… *) Başarıların Takdir Edilmemesi ve Hatalardaki Sert Yaklaşım…
*) Toplantılarda Kırıcı Eleştiriler ve Bozuk Motivasyon Etkileşimleri…
*) Oryantasyon Bilgi Eksiklikleri ve Ekip Çalışması Organizasyonu…
*) Kariyer Planlaması ve Performans Yönetimi Aksaklıkları…
*) Kişisel Gelişim ve Kurumsal Eğitimlere Ağırlık Verilmemesi…
Kurumsal açıdan ise, özellikle üst yönetimin acil çözüm üretmesi gereken;
*) Periyodik dönemsel hedeflerin netleştirilmesi…
*) Web Sitelerinin Mobile Revizyonu ve İngilizce Versiyon Problemi…
*) Online Katalog ve Sunum Dosyalarının Yenilenmesi…
*) Anahtar Kelimelere Yönelik İçerik ve Seo Çalışması Aksaklıkları…
*) Teknolojik Yenilikler Ve Dijital Dönüşümlere Uyum…
*) İş Geliştirme ve Online Yeni İş Kollarına Yönelim…
*) İş Zirvelerine Katılım ve Network Kullanımına Özen Gösterilmesi…
*) Sosyal İlişkiler ve Sektörel Derneklerle Proje Bazlı İşbirliği…
*) Daha Önce Çalışılan ve Mevcut Müşterilere Yeni Hatırlatmalar…
*) Alınan İşlerin Diğer Departmanlarla İlgili Süreçlerine de Yönelmek…
*) Mevcut ve Potansiyel Müşteriler ile Yakın Temaslar…
*) Müşteri Ziyaretlerine Ağırlık Verilmesi ve Özen Gösterilmesi…
*) ISO Denetçiliği ve Mesleki Yeterlilik Kurumu Kobi Danışmanlığı Akreditasyonları…
*) İç ve Dış Pazarlara Yönelik Uluslararası Yabancı Partnerler ile Yeni İş Ortaklıkları! Gibi…
Konular, pozitif yönde ufak tefek değişimler yaşansa da, maalesef hala yerlerini koruyorlardı.
Bunların nedenlerine indiğimizde de; aynı şeyleri yapmaya devam ederek – değişik neticeler beklemek, konfor alanlarının dokunulmazlığı, bir yerlerde hata yapıyoruz ama nerede? Gibi… Hatalardan ders çıkartmak yerine, topu taca atma uygulamaları karşımıza çıkıyordu.
Oysa yapılması gereken, bir an önce işimiz için gerekli olan teknolojik alt yapıyı sağlamak ve dijital dönüşümlere kurumsal anlamda ayak uydurmaktı. Aynen, Sayın Hakan Okay’ın Dünya Gazetesinde – Ocak ayı başında yayınlanan “Dijital Liderlik” başlıklı yazısında belirttiği gibi…
“Dijital kültür, kurumlarda teknolojiyi kullanmayı sadece hız veya daha etkin sonuçlar için değil, aynı zamanda sürekli değişime uyum sağlayabilmek, geleceği düşünmek, net bir vizyon anlayışına ve güçlü iletişim becerilerine sahip olmak, çalışanlara ve paydaşlara – dürüstlük ve güven duygusu vermek, kurumsal motivasyonu artırmak olarak da düşünülmelidir. Gelecek odaklı işletmeler, dijital kültürü oluşturacak dijital yöneticiler yetiştirmeye odaklanmışlardır.”
Kurumsal teknoloji ve dijital dönüşüm ile birlikte, yönetimde katılımcı demokrasiye gelince; konunun önemli uzmanlarından Sayın Temel Aksoy’un, yeni yönetim yaklaşımlarına yönelik 2019 yılı sonunda yazdığı “Zamanın Ruhu Şeffaflık İstiyor” başlıklı makalesinde belirttiği gibi…
“Bilgi paylaşımı çok yönlü olmalıdır. Bilgilendirmek, sadece aşağıdan yukarıya doğru değil, yukarıdan aşağıya doğru da olmalıdır. Bu akışı sağlamak için sadece niyet etmek yetmez, aynı zamanda bilginin paylaşılacağı sistemleri de, ilk adımda kurmak gerekir.
İkinci adım ise kararlara katılımdır. Geleneksel organizasyonlarda tepe yöneticiler, kararı alırken kimseye danışma gereği, kimseden bilgi alma gereği duymazlar. Oysa bir şirketin en alt kademelerinde ve en ön saflarında çalışanlardaki bilgi birikimi çok zengindir. Üst düzey yönetimin; karar alırken, mutlaka bu çalışanların bilgilerinden yararlanması gerekir. Bunun için de bu insanların alınacak kararlara katkı vermelerinin yollarını açmak gerekir.” Şeklindeki görüşlere katılmamak mümkün değil.
Neticede, alınan kararlarda katkı sahibi olmak; o kararların desteklenmesi ve elin taşın altına sokulması kapsamındaki en büyük etken, olarak karşımıza çıkıyor! Hepimize kolay gelsin!..
Katkılarından dolayı; sevgili Yakup ve Ayşe İmer, Tayyar ve Mürvet Günal, İsmet Atam, Metin Ali Bingöl, Arif Tamaç, Necdet İmer, M. Necdet Meten ve Ahmet Pekerkan’a teşekkürlerimle!
2020 yılında da her şeyin gönlünüzce olması dileğiyle, daha mutlu bir gelecek için…
Sevgi ve saygılarımla
Ali Rıza DEĞER