Internet’in özellikle 90’lı yıllardan sonra hayatımızın büyük bir parçası haline gelmesindeki en büyük etkenlerden birisi de kuşkusuz Web ortamıdır. Bu bağlamda, www (World Wide Web – Dünya Çapında Ağ) olarak kullanıma sunulan bu Internet servis yapısı / platformu, Internet’in kullanıcılar nazarındaki yaygınlığını ve popülerliğini; hatta bilgiye erişimi ve paylaşımı sağlayan etkin bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Buna göre Web’in tarihsel gelişimini şu şekilde özetlemek mümkündür (World Wide Web Foundation, 2014):
o World Wide Web / Web, 1989 yılında, CERN’de çalışmakta olan yazılım mühendisi Tim Berners-Lee tarafından icat edilmiştir. Berners-Lee, laboratuvarlarda gerçekleştirilen çalışmalar esnasında, verilere – bilgiye ve sonuçlara ulaşma noktasında birtakım zorluklar yaşandığını görmüş ve Internet ortamındaki iletişimi / etkileşimi insanlar için daha kolay hale getirecek, hatta Internet’i daha yaygın bir şekilde insanların kullanımına sunabilecek birtakım teknolojiler önermiştir.
o Tim Berners-Lee 1990 yılı sonlarına doğru, –günümüz Web platformunun da temellerine değinen– HTML (Hypertext Markup Language – Hipermetin İşaretleme Dili: Web ortamındaki dokümanların / Web sayfalarının temel basım formatı / dili), URI (Uniform Resource Identifier – Tekdüze Kaynak Tanıtıcı: Web ortamlarındaki her kaynak için tanıtıcı olan bir tür adres) ve HTTP (Hypertext Transfer Protocol – Hipermetin İletim Protokolü: Web ortamında yer alan bağlantılı kaynaklara erişimi sağlayan iletişim protokolü) teknolojilerini ortaya koymuştur.
o 1990 yılının sonunda, ilgili teknolojiler doğrultusunda Web ortamına ilk Web sayfası konulmuştur. Bunu takiben; 1993 yılında World Wide Web, CERN tarafından herkesin erişebileceği bir platform olarak duyurulmuştur.
o Herkesin erişebildiği bir platform olduktan sonra Web’in etkisi bütün dünyaya yayılmış ve Web kısa bir süre içerisinde en etkin iletişim / etkileşim ortamı olarak kabul edilmiştir. Bu noktada, Web’in hızla yaygınlaşması; Web ortamına eklenen sitelerin, sayfaların ve uygulamaların belirli standartlar çerçevesinde olması gerekliliğini de beraberinde getirmiştir. Bu nedenle, yine Web’in mucidi Tim Berners-Lee’nin girişimleriyle, Ekim 1994’te World Wide Web Consortium: W3C (Dünya Çapında Ağ Birliği) kurulmuştur.
o Web platformu yapısal ve yazılımsal anlamda hiçbir zaman ilk ortaya çıktığı halini mevcut etmemiştir. Zaman içerisinde gerek Internet ve iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler, gerek bilgisayar programlama teknolojilerinin hızlı gelişmesi ve gerek toplumsal yapının, bilgiye daha hızlı ve etkin erişim sağlayıp onu paylaşma yönünde gelişme doğrultusunda değişmesi; Web’in de farklı nesiller altında devam etmesine sebebiyet vermiştir. Buna göre Web platformunun Web 1.0, Web 2.0, Web 3.0 ve Web 4.0 şeklinde, birbirinden keskin çizgilerle ayrılmayan ama zamanla yerini yeni bir nesile bırakan bir sıralama halinde devam ettiğini ifade edebiliriz.
Kısaca ifade etmek gerekirse Web 1.0; sadece statik, bilgi sunan, HTML tabanlı Web sitelerinin olduğu bir devri ifade ederken, Web 2.0 ise özellikle Web programlama dillerinin ön plana çıktığı ve kullanıcıların Web siteleriyle etkileşime girip veriyi – bilgiyi düzenleyebildiği, dinamik uygulamaların oluşturulabildiği; hatta bu bağlamda sosyal medya gibi bilgi üzerinden etkileşim, bilgiye erişim ve bilgiyi paylaşım, çevrimiçi işbirliği gibi işlevlerinin ön plana çıktığı teknolojileri kapsamına alan bir devri ifade etmektedir (Köse, 2010; Deperlioğlu & Köse 2010). Günümüz Web ortamı Web 1.0’dan hala az miktarda olmakla birlikte Web 2.0 ve Web 3.0 özellikleri gösteren bir formdadır. Bu noktada, geleceğin Web nesilleri olarak Web 3.0, akıllı Web uygulamalarının olduğu ve etkileşimin daha üst düzeylere taşındığı bir devri açıklarken, Web 4.0 da, akıllı ve çok yüksek düzeyde etkileşimin var olduğu Web uygulamalarının yanında, artık günlük hayattaki faaliyetler arası bağlantıları kuracak kadar yayılmış, insanların tamamen Web ortamına adapte olmuş olduğu bir devri göstermektedir (Köse, 2010).
Öğr. Gör. Utku KÖSE